Müdahaleli Doğum

Müdahaleli Doğum; Doğal Doğumdan Farklı mı?

Doğal doğum… doğada gördüğümüz, hiç bir müdahale yapılmadan kendiliğinden vajinal yoldan olan doğumdur.
Riskli bir durum varsa ve müdahale yapılmadığında anne ve/veya bebeğin hayatı tehlikeye girebilir, sakat kalabilir.
Bebeğin
Anne adayının
Ya da her ikisinin
sağlığının doğum sırasında tehlikeye girmesi durumunda ya da riski varsa müdahale gerekebilir.
Nitekim 1950’li yıllara kadar kadar çok yüksek olan anne/bebek ölümleri (100.000’de 200/10.000)  modern tıp ve yöntemleri kullanılarak yüzlerce kez azaltılabilmiştir.(100.000’de 10/15) 

 

I- DOĞUM İNDÜKSİYONU

Rahim kasılmalarının yani doğum sancılarının dışarıdan bir etki ile başlatılması ya da desteklenmesine “doğum indüksiyonu” adı verilir. Amaç doğum sürecinin hızlandırılmasıdır. Her türlü indüksiyon hastane şartlarında uygulanmalıdır. Sıklıkla üç tür doğum indüksiyonu yöntemi kullanılır:
Amniotomi:
En sık kullanılan ve doğal olan indüksiyon bebeğin amniyon kesesinin açılması yani “amniotomi” dir. Bu sayede hem vücutta salgılanan bazı maddeler, hem de bebeğin başının direkt serviks üzerine basıcı etkisi ile sancılar başlayıp güçlenebilir. Amniyotomi, vajinal doğum esnasında doğum belli bir ilerlemeye yaklaştığında çok sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Zarların kendiliğinden açılmasından (suların gelmesi) sonra ise 12-24 saat içinde eylem başlamazsa anne ve bebekte enfeksiyon riskleri ortaya çıkacaktır.
Oksitosin infüzyonu (Suni sancı):
İkinci sıklıkta, doğum indüksiyonu amacıyla uygulanan yöntem ise damardan annenin kendisinin de doğal olarak ürettiği oksitosinin dışarıdan ilaç olarak verilmesidir. Halk arasında yaygın olarak “suni sancı” adı verilen işlemdir. Karar vermeden önce, son derece dikkatli bir jinekolojik değerlendirme yapılır. Bunun için: – Bebek ile annenin kemik çatısı arasında uygunsuzluk bulunmamalıdır.
– Bebekte pozisyon anomalisi olmamalıdır.
– Rahim ağzında doğuma hazırlık değişiklikleri meydana gelmiş olmalıdır. Uygulamaya çok düşük dozlarda başlanır ve istenilen şiddet ve sıklıkta kasılmalara ulaşıncaya kadar doz tedrici olarak arttırılır. Hastanın ve bebeğin çok yakın monitörize (Kardiyotokografi) edilmesi gerekir, çünkü iki kasılma arasında rahmin gevşememesi, hem anne hem de bebek açısından oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bebeğin kalp atımları ve rahim kasılmaları aynı anda bir grafik kağıt üzerine basılır. Üst kısım kalp seslerine, alt kısım ise rahim kasılmalarına aittir.
Prostaglandin uygulaması
Oksitosin dışındaki diğer bir ilaçla indüksiyon yöntemi de “prostaglandin” adı verilen maddelerin ağızdan veya vajinal yolla uygulanmasıyla doğumun başlatılması veya hızlandırılmasıdır.
Prostaglandinler,  genellikle günü geçen doğum veya bebekteki anormalliklerden dolayı gebeliğine tahliye kararı alınan gebelere uygulanır.
Doğum indüksiyonuna rağmen eylem ilerlemiyor ise ya da bebekte sıkıntı (stres) belirtileri ortaya çıkıyor ise indüksiyona son verip acil sezaryene geçilmelidir.

II- DOĞUMDA EPİZYOTOMİ (Dikişli doğum)

Epizyotomi; doğum sırasında bebeğin gelen kısmının vajinada düzensiz yırtıklara sebebiyet vermeden ve bir an önce doğurtulması amacıyla perinenin kesilmesi ile yapılan bir doğum müdahalesidir. Halk arasında “dikişli doğum” olarak tabir edilir. İlk doğumların çoğunluğunda epizyotomi kesisi gerekli ise uygulanabilmektedir. Çünkü ilk gebeliklerde vajen esnekliği daha önce doğum yapmışlara oranla daha azdır.  Epizyotomi kesileri en sık olarak mediolateral (çapraz) ve median (anuse dik) şekilde olabilir. Median kesiler; kanamanın az olması, iyileşmenin kolay olması ve iyileştikten sonra ileri dönemlerde problemlere yol açmaması nedenleriyle daha sık tercih sebebidir. Ancak perine aralığı kısa olanlar,  pelvis çatısı dar olanlar ve iri bebek şüphesi gibi kesinin daha uzatılması gerektiği hallerde mediolateral kesi tercih edilebilir.

III- DOĞUMDA VAKUM veya FORSEPS

Forseps acil durumda bebeğin bir an önce doğurtulması maksadı ile kullanılan kaşık şeklinde aletlerdir. Çok eski çağlardan beri kullanıldığı tahmin edilmekle birlikte modern obstetriye girişi 18. yüzyılda olmuştur. Forseps doğumun ikinci evresinin uzadığı hallerde, bebekte sıkıntı saptanması durumunda, ya da annenin ıkınmasının uygun olmadığı kalp hastalığı gibi durumlarda kullanılır.
Forseps, mutlak suretle bu konuda deneyimli hekimler tarafından uygulanmalıdır. Çünkü forseps kullanılan bebekte kafa içi kanama, kısmi felç, kafatası kırıkları, asfiksi yani doğum kanalında oksijensiz kalma, sarılık ve ölüme neden olabilme gibi komplikasyonları olabilir. Forseps kullanımı ile annede vajinal, servikal, rektal yırtıklar, mesane zedelenmeleri, kanama ve hematomlar oluşabilir. Modern obstetride sadece çıkım esnasında uygulanması uygundur. Bebeğin kafasının yukarıda olduğu hallerde sezaryen ile doğum tercih edilmelidir.
Doğumda Vakum Uygulaması gerekçeleri ve komplikasyonları forseps ile hemen hemen aynıdır. Burada bebeğin kafasına yerleştirilen bir çan ve buna bağlı bir vakum cihazı ile bebek çekilir. Forsepse göre uygulanması daha kolay olup hem anne hem de bebek açısından daha az travmatik olup bebeğin kafatasının dışında cilt bölgesinde oluşan geçici cilt ödemi genellikle 24 saat içinde düzelir. Aynı durum doğumun uzaması nedeniyle bebek doğum kanalında iken kendiliğinden de oluşabilmektedir.
HER ZAMAN RİSKLER VAR, AMA EN AZ RİSKLİ OLANA DOĞRU...
Günümüzde sezaryen doğum oranlarının artması ile forseps ve vakum uygulamaları oldukça azalmışsa da, vajinal yoldan doğum esnasında  bebeğin tam doğum kanalından çıkması sırasında doğum gerçekleşmesi normal yardımla mümkün olmuyorsa ve bu durumda acil sezaryen için gerekli zaman ve komplikasyonların daha fazla artması riski de varsa, doktorunuz bu riskli durumlar içinden daha az riskli olanını tercih etmeye çalışacaktır.